28 Ağustos 2015 Cuma

Bağımsız Bireyler Grubu mu? Birey Hukuku Platformu mu?

Birkaç gün önce “HDP’yi Reorganize Etmek” başlıklı bir yazı yazarak orada HDP’nin örgütsel yapısının, bileşen hukukundan, birey hukukuna geçmesinin, bundan sonra başarılı olabilmesi için; bir “Türkiye Partisi” olabilmesi için; olmazsa olmaz bir örgütsel koşul olduğunu yazmıştık.
Aslında yazı sadece HDP’nin örgütsel yapısına ilişkin bir yeniden örgütlenme çağrısı değildi; aynı zamanda HDP’nin programının da yine aynı şekilde dillere ve dinlere vs. göre temsil yerine, dili, dini, cinsi, cinsel tercihi olmayan, bunların körü olan bir toplumsal yapıyı hedeflemesi gerektiğini de yazıyorduk. Ama bu programatik kısma, ilerde daha ayrıntılı ele almak üzere geçer ayak değinmiştik. Yazının ağırlığı programatikten ziyade örgütsel reorganizasyona yönelikti.
Öyle anlaşılıyor ki, yazıyı okuyanlardan birtakım HDP’li olup ta belli bir örgütten olmayan arkadaşlar, yazıdaki görüşlere paralel davrandıklarını düşünüp bize de şöyle bir davet yollamışlar:

27 Ağustos 2015 Perşembe

Levent Tüzel Skandalının Ardından Kısa Bir Not

19 Ağustos’ta bir yazı yazmıştık. Başlığı “Ne Yapacağını Bilen ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
O yazının sonunda şu satırlar okunuyordu:
“Muhalefet, eğer böyle giderse dün kabul edilmez bulduğu şeyleri kabul eder hatta savunur durumda bulacaktır kendini. Dün saraya çıkmayız diyorlardı, bugün çıkmak için kuyruğa giriyorlar. Bugün çıkmak için kuyruğa giriyorlar; yarın ayaklarına kapanacaklar.
*
Şimdi, öylesine köşeye sıkışmış bulunuyor ki bu partiler, ne yaparlarsa yapsınlar Erdoğan’ın elini güçlendireceklerdir.
Eğer Erdoğan’ın bu koşulunu kabul etmeseler, Erdoğan, kendi istedikleriyle hükümeti kuracaktır; hem de kendilerini oyunbozan durumunda bulacaklardır.
Eğer etseler, hem Erdoğan’ı meşrulaştıracaklardır hem de onun oyuncağı olacaklardır.
Üstüne üstlük, bu durumda Erdoğan böylece bakan olarak atayacağı isimler aracılıyla, onların içine de kendi zehrini akıtma, bölme, tereddütte bırakma imkanı bulacaktır.

25 Ağustos 2015 Salı

HDP’yi Reorganize Etmek

Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğüne giden darbe rejimine karşı savaşın en kritik ve tayin edici alanı olan HDP’yi savunmak, HDP’li olsun olmasın, demokrat olsun olmasın herkesin görevidir.
Bir demokrat ve sosyalist için, HDP’yi savunmanın en etkili ve radikal yolu ise, HDP’ye üye olarak saldırılar karşısında siperde yerini almak; HDP’ye gelecek saldırıların hedefi olmaktır.
Ama bir görev daha bulunuyor: HDP’yi reorganize etmek.
Çünkü HDP aynı zamanda bu mücadelenin bir öznesidir. Bu öznenin etkili ve başarılı olması için baştan aşağı yenilenmesi ve yeniden organize olması gerekmektedir.
Şimdi birçokları, yıllardır yaptıkları gibi, şöyle diyecektir: “Şimdi reorganize olmaktan söz etmenin; nasıl reorganize olunacağını tartışmanın, bunun için kongreler yapmanın zamanı mı? Hele şu seçimi atlatalım ondan sonra.”

24 Ağustos 2015 Pazartesi

PKK Ne Yapıyor? Bir Anlamaya Çalışma Denemesi?

Bir teoriyi rezil etmenin en kolay yolu, onu toyca savunmaktır” diye bir söz vardır. Bu önermedeki  “teori” yerine, bir “dava”, bir “program”, bir “strateji” de koyulabilir; “toyca” yerine de “akılsızca” da.
Seçim sonuçlarına, Türkiye politikasına, HDP’nin düşürüldüğü duruma bakarak PKK’nın son misillemeleri için rahatça bu önerme kullanılabilir.
Bizzat bu satırların yazarı, herkesin “PKK ne yapıyor?” diye mırıldandığı bir ortamda, 12 Ağustos’ta “PKK’ya Açık Mektup: PKK Derhal Tek Taraflı Ateşkes İlan Etmelidir” diye bir çağrı yaptı.
Daha sonra benzer çağrılar, Ezop Dili bir kenara bırakılarak, başkalarınca da açıkça dile getirilmeye başlandı.
Örneğin 21 Ağustos’ta Hasan Cemal T24’te “PKK’ya bir çağrım var: Tek taraflı ateşkes ilanı” başlıklı bir yazı yazdı. Cengiz Çandar da aynı anlama gelecek yazılar yazıyordu. En son Diken’de Levent Gültekin’inPKK’nın cevap vermesi gereken sorular” başlıklı yazısı da aynı anlama gelmektedir.

21 Ağustos 2015 Cuma

Sosyalistler ve Demokratlar HDP’yi Niçin ve Nasıl Savunmalı?

Yanda HDP’ye üye olmaya çağıran bir resim var.
Orada HDP’ye üye olma çağrısı yapılıyor.
Ne için?
Yeni Yaşam” için.
Bu slogan, seçimlerde de vardı.
Baştan aşağı yanlıştır ve yalandır ve sahte hayaller yaymaktadır.
Gerçekten devrimci ve demokratik bir parti sahte hayaller yaymaz.
“Yeni yaşam” falan olamayacağını anlatması gerekir HDP’nin. Yeni bir yaşamın ne kadar zor, ne kadar uzaklarda, ne kadar derin değişiklikler gerektirdiğini anlatması gerekir.
Peki, nasıl üye olunacak?
Üyeliği bir cep telefonu mesajıyla olabilirsiniz diyor ve üyelik aidatları hakkında bilgi veriyor.
Üyelik politik bir eylem olmaktan çıkmış, bir program ve tüzüğün hazmolması anlaşılması sorunu olmaktan çıkmış. Bir mesaj çekip, bir üyelik aidatı yatırmaya indirgenmiş.
Hâlbuki organ dışı üye ölü, safradır. Tıpkı vücuttaki organ dışı hücreler gibi selim veya kötü bir kanserdir, bir urdur.
Bu ilan aslında HDP’nin hali pür melalini binlerce sözden daha iyi yansıtıyor.

20 Ağustos 2015 Perşembe

HDP’yi Savunmak

Erdoğan’ın darbesini, imparatorluk tacıyla (sultan kavuğuyla) donatmasının önündeki en büyük engel HDP olmaya devam ediyor. Erdoğan, sultasını kurabilmek için ne yapıp edip HDP’nin seçimlere katılmasını engellemek veya bunu engelleyemiyorsa, seçmeni HDP’ye oy veremez durumda bırakmak zorundadır.
Bu durumda Erdoğan’ın darbesine ve dikta rejimine karşı savaşın esas alanı HDP olacaktır.
Yani HDP, Erdoğan’ın darbe ve dikta rejimine karşı mücadelenin sadece bir gücü ve bileşeni, diğer bir ifadeyle öznesi değildir; aynı zamanda bu mücadelenin en tayin edici muharebelerinin yapılacağı bir savaş alanıdır; yani mücadelenin konusu ve nesnesidir.
O halde HDP’nin varlığını sürdürmesi ve başarısı,  Erdoğan’ın darbe ve dikta rejiminin kaderini tayin edecek mücadelelerin verildiği bir savaş alanı olacaktır.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Ne Yapacağını Bilen ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor


Erdoğan ne yapacağını biliyor: hiçbir şekilde; ne olursa olsun açıkça el koyduğunu söylediği fiili başkanlık mevkiini-mevziini terk etmemek.
Çünkü bir tek geri adımı; en küçük bir zaaf belirtisi bile hem uluslar arası mahkemelere hem de Türkiye’deki mahkemelere sanık olarak çıkmakla sonuçlanacak bir düşüşün ve gerileyişin yolunu açacaktır.
Bu akıbeti engellemek için HER ŞEYİ yapmaya hazırdır.
Bu tespiti yapmayan, bugün Türkiye’de politika yapamaz.
Bu tespiti yapan da Türkiye’deki en acil sorunun Erdoğan olduğunu; Erdoğan’ın fiili darbesine son vermek olduğunu görür ve acil hedef ve politikalarını buna göre belirler.