15 Mayıs 2015 Cuma

Sosyalistler Niçin HDP’ye Oy Vermeli?

Demokrasi demek insanların “biçimsel eşitliği” (Lenin) demektir.
Tüm yeryüzündeki insanların biçimsel, yani hukuki hakları bakımından eşit olduğunu kabul etmeden; bunun için mücadele etmeden ve bunu en baş mücadele hedefi olarak koymadan demokrat olunamaz.
Tüm yeryüzündeki insanlar biçimsel bir eşitliğe (yani insanların dili, dini, soyu, sopu, rengi, cinsi, tercihi, siyasi, felsefi vs. görüşü ne olursa olsun eşit haklara sahip olması) ise ancak sınırların ve ulusal devletlerin olmadığı bir dünyada, bir dünya cumhuriyetinin eşit haklı yurttaşları olarak ulaşabilirler.
Bugün yeryüzündeki sistem, insanları değil, ulusları eşit olarak kabul eder. Herhangi bir devletin veya ulusun vatandaşı diğer ulusun ya da devletin topraklarına bile giremez ve oraya bir turist gibi girse bile o devletin veya ulusun vatandaşlarının hiçbir hakkına sahip olamaz.

13 Mayıs 2015 Çarşamba

“HDP’ye oy ver, diktatörü durdur, barışı sürdür Girişimi”yle Söyleşi

HDP’ye oy ver girişimi nereden aklınıza geldi hangi maksatla böyle bir girişim başlattınız. Bundan neyi murat ediyorsunuz?
Gezi sürecinde, HDK-HDP sürecinde kimi çabalarım oldu. HDK- HDP’ye önerdiğim program vardı, bu program ve çalışmalarım bir yankı buldu ve bunun üzerine üzerimde  şöyle bir baskı oluştu: ‘bir şeyler yapalım’. Ben de mail üzerinden Radikal Demokrasi isimli e-mail grubu kurdum ve insanları çağırdım. O programı okumayan, Gezi dolayısıyla biraz radikalleşmiş, politize olmuş insanlar da geldi. Bu bir yıl sürdü. Fakat önerdiğim programın bir alternatifi olmayınca tartışmalar rolantiye girdi. Sonradan katılanları ve programı bilmemiş ve kabul etmemişleri de çiğnemek istemiyorduk.

12 Mayıs 2015 Salı

Kenan Evren’in Ölümü ve Tepkiler Üzerine Düşünceler

Kenan Evren’in ölümü ve 12 Eylül üzerine okuduklarım beni korkunç rahatsız ediyordu. 12 Eylül’ün acısını iyi kötü çekenlerdendim ama Kenan Evren’e karşı hiçbir hınç ve kızgınlık duymuyordum. O kendi görevini yapmıştı biz kendi görevimizi. Onun amacı Türk Devletini ve milletini korumak ve yaşatmaktı bizim amacımız onu yıkmaktı. Düşmanımdı. Siperin karşı tarafındaydı.
Yine 12 Eylül’ün çok acısını çekmiş bir arkadaşla konuşurken o da aynı rahatsızlıkları duyduğunu, Kenan Evren’in hiçbir önemi olmadığını; aslında bu tür tepkilerin 12 Eylül’ün acısı çekmemişlerden gelmesinin manidar olduğunu da ekledi.
Evet, aslında kenan Evren’in cezalandırılmamış olmasına üzülmek veya Devlet Töreni yapılıp yapılmamasını sorun etmek; geberdi diye Hashtaglar koymak vs. bir devrimcinin sorunu olamaz.
Bu devlet bizim düşmanımız ise onun kendisi için darbe yapmış birisine devlet töreni yapmasıni sorun etmek, bizlerin o devleti benimsediğimiz anlamına gelmez mi? O keskinliğin ardında aslında böyleyine tutucu ve gerici bir anlayış yok mudur?

3 Mayıs 2015 Pazar

BHH’nin “Laik ve Bilimsel Eğitim” Sloganı Niçin Yanlıştır; Karşı Devrimcidir ve Gericidir?

Bugün şöyle bir haber gördük:
Birleşik Haziran Hareketi (BHH) Narlıdere Meclisi, “Laik, bilimsel, parasız eğitim” başlığı ile Narlıdere Cemevi’nde panel/forum gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü BHH’den Can Hasanoğlu’nun yaptığı panele HDP İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, CHP İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Musa Çam ve Birleşik Haziran Hareketi Sözcüsü Onur Kılıç konuşmacı olarak katıldılar.”
Epeydir BHH’nin “alâmetifarikası” olan bu “Laik ve Bilimsel Eğitim” sloganı konusunda yazmayı düşünüyorduk. Bu toplantı vesilesiyle yazalım. Çünkü toplantıya sosyalist bildiğimiz arkadaşımız, aynı zamanda HDP vekili ve adayı Ertuğrul Kürkçü de katılmış.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

Ey Türk, Titre, Kendine Dön ve HDP’ye Oy Ver!.. (1)

HDP’ye Oy Ver, Barajı Yık, Diktatörü Durdur, Barışı Sürdür Girişimi” veya diğer diğer adıyla “Diktatörü Durdurmak, Barışı Sürdürmek, Barajı Yıkmak İçin Oylar HDP’ye Girişimi” için çeşitli toplum kesimlerine yönelik bildiri önerileri hazırlamaya çalışıyoruz. Bu bağlamda Türk milliyetçilerinin de Türk milletinin çıkarlarını savunmak için HDP’ye oy vermeleri gerektiğine; onları kendi çıkarlarını görmeye çağıran bir bildiri yazmak için bilgisayarın başına oturdum..
Ancak bildiriden önce, bunun mantığının kavranması gerektiğini düşündüm ve benzeri biçimde yazdığım önceki yazılara bir göz attım. Bunun üzerine o yazıların bugün tekrar yayınlanmasının, konunun anlaşılması için gerekli olduğunu gördüm.
Bu nedenle biraz geçmişe dönüş yapacağız.

Cumhuriyet Komünist Manifesto’yi Niçin Ek Olarak Verir?

Cumhuriyet gazetesi 1 Mayıs’ta Komünist Manifesto’yu ek olarak verdi.
Nasıl Deniz Gezmiş’ler, Che Guavera’lar, Mahir Çayan’lar ulusalcıların ikonlarına dönüştürüldüyse şimdi, Marksizm de ulusalcı bir söylemin aracına dönüştürülüyor.
Ama bunu mümkün kılan nedir?
Yıllardır bunun mantığını açıklamaya; teorik olarak Marksizmi aydınlanmanın kalıntılarından arındırmaya; programatik ve politik olarak da onu ulusçuluk virüsünden kurtarmaya ve uluslara ve uluşçuluğa karşı bir bağışıklık kazandırmaya çalışıyoruz.
Bu da kategorik olarak özce şudur: Biçimsel eşitsizliğin olduğu bir yerde, biçimsel eşitsizliğe karşı mücadeleyi başa almadan  ekonomik eşitsizliği öne çıkarmak; o biçimsel eşitsizliğin sürdürülmesinin bir aracı olmakla sonuçlanır.
Marksizm biçimsel eşitliğin veri olduğu varsayımı üzerinde yükselir.
Ama kendine Marksist diyenler, bu varsayımın gerçek duruma tekabül etmediğini unuttuğu andan itibaren, biçimsel eşitsizliğe dayanan rejimlerin ve güçlerin bir aracı haline dönüşürler.
Sadece ulusların bir dille, dinle, kültürle, tarihle tanımlanmasına karşı değil; genel olarak uluslara; yani politik olanın ulusal olanla tanımlanmasına karşı mücadeleyi bayrağı yapmamış; bunu en acil görev olarak öne çıkarmamış bir Marksizm; biçimsel eşitliği yeryüzünde yerleştirmeyi öne çıkarmamış bir marksizmdir dolayısıyla ulusçuların ve ulusların varlığını sürdürmesinin bir aracı olarak kullanılabilir ve kullanılmaktadır.

1 Mayıs 2015 Cuma

Yol Nasıl Açılmıştı? Deniz Gezmiş ve Kaypakkaya ile İlk 1 Mayıs

Bu yıl, tam 41 yıl sonra ilk kez, Türkiye’de 1 Mayıs’a katıldım.
10 yıl hapis, 25 yıl sürgün, bir de 12 Mart dönemi. İşte 41 yıl geçmiş.
Bu 1 Mayıs’tan izlenimlerimi yazmak isterdim zamanım olsaydı. Belki birgün zamanım olunca yazarım. Ama şimdi en azından birini yazmak istiyorum ve yazabilirim.
Bu 1 Mayıs’ta Devrimci Öğrenci Birliği adıyla bir grup gördüm. Hangi politik eğilimdir bilmiyorum. Belli ki, Deniz’in lideri olduğu Devrimci Öğrenci Birliği’nden ilham almışlar isimlerini alırken. Bu grubun pankartında “Buzu Kırana Yolu Açana Selam Olsun” diye yazıyordu Deniz Gezmiş’in resminin yanında.
Bununla, genel anlamda, Deniz’in buzu kırdığını, yolu açtığını söylediklerini sanıyorum. Evet, gerçekten de öyledir. Deniz’in tam da yapmak istediği ve yaptığı buydu.
Taşkışla’daki kafede son olduğunu bildiğimiz son buluşmamızda “Bu memlekette isyan geleneği yok, birilerinin bu geleneği başlatması gerekiyor. Ben bunu yapacağım” demişti.
Ve dediğini yaptı.