11 Mart 2015 Çarşamba

Birleşik Haziran Hareketi ve Erdoğan’ın Ortak Kaderi: Baraj

Eski Yunan trajedileri, tanrıların çizdiği kadere trajedi kahramanın isyanı ve direnişini; ama bu direniş ve isyanın bizzat o kaderin gerçekleşmesinin aracı olduğunu anlatır.
Tanrıların çizdiği kader, son duruşmada tarihin ve toplumun gidiş yasalarıdır. O gidişe karşı durmak için yapılanlar bile onun kendini gerçekleştirmesinin bir aracı olur.
Türkiye politikasındaki seçim barajı, bir bakıma, Türk devleti ve egemen sınıflarının tarih ve toplum yasalarının çizdiği kadere bir direnişi ve karşı duruşunun bir aracıdır. Ama bu araç, buizzat o yasaların hükmünü icra etmesinin bir aracına dönüşmektedir.
2002 Seçimlerini hatırlayalım. Özel savaş döneminin bütün parti ve politikacıları, kaldırmadıkları barajın kurbanı olarak “tarihin çöp tenekesini” boyladılar. Seçim Barajı, kendisinin aracılığıyla engellenmek istenen gidişin, kendini gerçekleştirmesinin bir aracı oldu.

10 Mart 2015 Salı

HDP’nin Barajı Aşmasının Örgütsel Sorunları ve Çözümü Üzerine

Bu seçimler ikinci bir Kobani Zaferi olmak zorundadır. Ama zafer öyle kolay gelmez. Dişle, tırnakla, terle ve savaşlarda kanla kazanılır.
Kobani Zaferinde, Kürt Özgürlük Hareketi en kıvrak ve esnek taktikle, dengelerdeki en küçük çelişkilerden yararlanarak Türk Hükümetini ve IŞİD’i tecrit edip, aynı zamanda tüm güçlerini Kobani Savaşına yığarak (Yani Türkiye ve Kürdistan’ın şehirlerinde sokağa çıkıp, Türk Hükümetinin direncini kırarak.) neredeyse umutsuz bir durumdan, (birkaç gün daha yardım gelmeseydi cephane de bitmişti ve neredeyse bir imha kaçınılmazdı) bir zaferle çıktıysa; bu seçimlerde de aynı esnekliği ve güç yığılmasını başarmak zorundadır.
Ama taktik esneklikler, bir noktaya yoğunlaşmalar vs. yetmez, bunlar olmadan hiçbir şey olmaz ama sadece bunlarla da bir şey olmaz. Milyonlarca insanın görünmeyen fedakârlıklarını, enerjilerini harekete geçirmek gerekir. Bu ise her şeyden önce canlı ilişkiler, iş ve güç birlikleri, yani örgütlenme demektir.

9 Mart 2015 Pazartesi

Birleşik Haziran Hareketi Erdoğan ve AKP’ye Nasıl Hizmet Ediyor?

Birleşik Haziran Hareketi’nin seçim konusundaki tavrını ele aldığımız önceki yazılarımızda onların son duruşmada CHP’yi destekleyen bir tavır içinde olduklarını ve olacaklarını yazmıştık.
Bu yargının pek de yanlış olmadığını şimdiye kadarki gelişmeler gösterdi.
Ama bu yargı eksik, dolayısıyla da yarım doğru, bir anlamda da yanlış.
Çünkü Birleşik Haziran Hareketi, bugünkü tavrıyla nesnel olarak, CHP’ye bile değil; Erdoğan’ın tek adam yönetimi ve diktatörlük planlarına hizmet ediyor.
Normal CHP’liler bile Birleşik Hazirancılardan bin kat daha sağduyulu düşünüyor ve davranıyorlar.
Çünkü onların iflas etmeye mahkûm küçük bir dükkânı yaşatmak gibi bir dertleri yok. Zaten köklü ve büyük bir partileri var ve bu durum onları küçük hesaplardan azade kılıyor. Kendileri açısından normal, sağlıklı düşünen politikacılar olarak HDP’nin yüzde onu aşmasını istiyorlar; hatta bunun için mesajlar bile veriyorlar anlamak isteyenlere.

8 Mart 2015 Pazar

Yeni Aşamada Eski Parola: Kadınlar Öne!..

Türkiye’nin batısı veya Türkler, Kürdistandaki kadın hareketiyle son yıllarda kadın Milletvekilleri ve “eşbaşkan”larla tanıştı.
Bir zamanlar burnundan kıl aldırmayan Türk feministleri şimdi Kürdistan’da yükselen kadın hareketinin kanatları altına sığınmışlar ve onun ateşiyle ısınıyorlar.
Dünya’nın “Batı”sı ise Kürdistan’daki yükselen kadın hareketiyle Rojava ve Kobani’de, ellerinde silahlarla IŞİD çetelerine karşı direnen “modern Amazonlar” imgesiyle karşılaştı.
Her ikisi de büyülenmiş bir biçimde şaşkınlık içinde bu mucizeye bakıyorlar.
Türk veya Dünya’nın batılı kadınları için onlarla birlikte bir “selfie” çektirebilmek yakında bir “Politik Turizm” alanı bile olabilir.
Nedir bu kadınlar? Nereden çıktılar?
Bilim (Marksizm) öngörüdür. Öngörü ise toplumsal süreçlerin gerisinde olanı; uzun vadeli etki yapanı, derinden işleyeni görebilmektir. Devrimci politika ise bu derinden işleyen, görünmeyen süreçlere göre doğru (ezilenlerden yana) bir pozisyon alabilmektir.

6 Mart 2015 Cuma

TİP ve EMEP Eleştirisi 2023 - (HDK-HDP’nin Kendine Sosyalist Diyen Bileşenleri ve Seçimler - 6 Mart 2015)

(TİP ve EMEP ayrı adaylar göstermek istiyorlar ve bunları da İttifakın desteklemesini istiyorlarmış. Yani halkımızın deyimiyle el kesesinden hovardalık veya el bilmem nesiyle gerdeğe girmek. TİP'liler zaten geçen seçimde bunu yaptılar Kürt halkının oylarıyla girdikleri mecliste HDP'ye  en sıradan insanların göstereceği minnet duygusuyla bile davranmadılar. HDP yine olgun davrandı. Ama şimdi yeni dayatmalarda bulundukları haberleri sızıyor. Bu vesileyle bir Sosyalistin bu konuda nasıl davranması gerektiğine dair 2015 Haziran seçimlerinden önce yazdığımız eski ama her zaman taze yazıyı yayınlıyoruz. TİP'liler ve EMEP'liler üzerine alsın - 28.01.2023)
HDK ve HDP’nin bireysel üyelikler yanında kimi kitle örgütleri ve kimi küçük sosyalist örgütlerle, onlara belli kotalar tanıyarak, yukarıdan temsil üzerinden örgütlenmesi zaten yanlıştır. Örgütü inmelendirmektedir[1].
Bu seçimlerde HDP oyunu yüzde onun üzerine çıkarabilirse, bu kendi örgütsel yapısıyla olmayacak, örgütsel zaaflarına rağmen, Öcalan’ın genel stratejik perspektifleri, Kandil’in ve KCK’nın koşulları doğru okuyan strateji ve taktikleri; Demirtaş’ın bunları temsil etmekteki başarısı sayesinde olacaktır.

4 Mart 2015 Çarşamba

Haziran Hareketi Mahcup Etmedi

26 Şubat’ta yazdığımız “Birleşik Haziran Hareketi, Seçimler ve HDP” başlıklı yazıda Marksist ve Sosyalistlerin seçimlere ilişkin tavrının, genel ve önümüzdeki seçimlerin özgül niteliklerinden hareketle, nasıl olması gerektiği sorusunu cevapladıktan sonra, yazının sonunda, şunları yazıyorduk:
“Son olarak tekrar edelim.
CHP’ye oy veren, laik ve Alevi ama pek ulusalcı kaygıları olmayıp da demokrat olan geniş bir kesim vardır. Bunlar HDP’yi dikkatle izlemektedirler. Birleşik Haziran Hareketi, bu geniş kesimin HDP’ye yönelmesini engellemek için kurulmuş bir benttir.
Eğer bu kesimde bir kayma başlarsa, BHH da bu kaymayı daha geri bir noktada tutabilmek için; etkisini yitirmemek için, HDP’ye oy verilmesini isteyebilir veya HDP ile ittifak yapabilir.
Ama işlevini görüp kaymayı engelleyebildiği sürece, HDP’ye karşı duracak ve seçimlerde fiilen oyları CHP’ye verecek veya en azından HDP’ye oy verilmesini istemeyecek ve HDP yüzde onu aşamazsa, HDP’yi Erdoğan’la gizli işbirliği vs. yapmakla suçlayacaklardır. Kendi suçlarını HDP’ye atacaklardır.

2 Mart 2015 Pazartesi

Yaşar Kemal İçin – “Van Muhaciri” “Mühtedi”nin Oğlu “Kemal Sadık”

Rus’u biraz kazıyınca altından bir Tatar çıkar” diye diye bir söz varmış Rusya’da. Türk’ü de biraz kazıyınca altından bir Rum, Ermeni, Süryani, Slav, Yahudi vs. çıkar. Hele “Türk” denilen kişi biraz sıra dışıysa, bir sanatçıysa, bir demokratsa vs. hiç şaşmaz.
Bunda da şaşılacak bir şey de yoktur aslında. Türklerin Orta Asya’dan geldiği yalanı Irkçı Türk tarihçiliğinin bir uydurmasıdır. Bugün Türk denenler, son bin yılda önce Müslümanlaşmış sonra da Müslümanlardan Türkler yaratılırken Türkleşmiş Anadolu’nun otantik insanlarıdırlar. Hem genetik hem de kültürel olarak böşledir bu. Orta Asya’dan Pers uygarlığının Roma Bizans ile rekabetinde koçbaşı olarak getirdiği fatihler ve onların ahvadı ise nüfusun yüzde beşini aşmaz. Genetik araştırmalar da bunu doğrular.
Yani eğer Türklerin “soydaş”larından söz etmek gerekirse, Türklerin soydaşları en başta vae en yüksek oranda Ermeniler, Rumlar, (İyonya’lı Yunanlılar ve Pontuslu Rumlar); 93 ve Balkan harplerinden sonra gelmiş Müslüman (Balkanlılar) Slavlar, (Kafkaslılar) Çerkezler, vs.dir. Ancak eski kuşak müslümanlaşmışlar, birkaç kuyak sonra kökenleri unutulduğu için, egemen dinden olduklarından, ezilen olmanın duyarlılıklarını kaybetmişlerdir.
Bu duyarlıkları taşıyanlar, özellikle son yüz yıldaki Türklüğün yaratılması sürecinde katledilenlerin kılıç artıkları, oğulları, kızları, torunları, bugünkü “Türk Kültürü” denen şeyin gerçek yaratıcılarıdırlar.