19 Mayıs 2014 Pazartesi

“İşçi Sınıfı Cennete Gider”

Dün İstanbul Forumları’nın Yoğurtçu Parkı’nda Soma’daki katliamı ele alan ortak forumu vardı. Bu vesileyle parklara dönüş yapılmış olacaktı.
Dün sabah, erken kalkıp “Parklara Dönerken – Forumlar ve Soma” yazısını bitirdikten sonra Forum’un yapılacağı Yoğurtçu Parkı’na gittim. Forum bir saat geç, 14.00’te başladı.
Sanki bunca eleştiri ve öneri yapılmamış gibi birileri bir yerlerde karar verip “Ağlama duvarı” yöntemiyle forum yaptı. Hiç olmazsa forumu hangi yöntemle yapalım deyip bizzat foruma gelenlere sorabilirlerdi. Böylesine en basit ve sıradan bir demokratik geleneğin bile olmadığı yerde ne olabilirdi ki? Gelenlerin dağınıklığı ve örgütsüzlüğü bir “Hazırlık Komitesi” veya “Gezi Forumları Dayanışması”nın böyle belirlemesine olanak tanıyordu. Eğer bu dağınıklığı gidermek gibi bir amaç olsa, gündemimizin ilk maddesi nasıl bir yöntemle tartışacağımız ve forum yapacağımız olsun denebilirdi mesela.
“Ağlama Duvarı” yöntemi, insanların sırayla söz alıp iki veya üç dakika içinde kafalarındakini anlatmalarıdır. Bir karar, farklı görüş ve alternatiflerin tartışması, tezlerin veya önerilerin birbiriyle çoğunluğu kazanmak için mücadelesi gibi hiçbir şey yoktur. Bunların olmadığı yerde her zaman olan olur: örgütlü ve küçük gruplar yönü belirler.

18 Mayıs 2014 Pazar

Parklara Dönerken - Forumlar ve Soma

Bugün aslında (“Forumlar Buluşmalarının Gündemlerinin Belirlenişlerinin Yanlışları” başlıklı yazımızla gündemlerinin hazırlanmasının yanlışlarına değindiğimiz) “İstanbul Forumlar Buluşması” yapılması ve aynı zamanda Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’na dönüş planlanıyordu.
Ancak Soma’daki maden katliamı nedeniyle “İstanbul Forumlar Buluşması” ve diğer müzik vs. etkinlikleri ertelendi, onun yerine "İstanbul Gezi Forumları 'Soma' İçin Buluşuyor, Soma'yı Tartışıyor" başlıklı uzunca bir forum yapılmasında anlaşıldı.
Yayınlanan afişte şunlar okunuyor:
“Gezi Forumları Dayanışması, Soma'daki işçi katliamının ardında yatan tüm gerçeklerin ve sorumluların ortaya çıkarılmasının sonuna dek takipçisi olmaya kararlı herkesi, tüm forumları ve Gezi bileşenlerini, Soma gündemiyle toplanmak üzere 18 Mayıs Pazar günü saat 13.00’da Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda ortak foruma çağırıyor. Yaşanan vahşete kayıtsız kalmıyor, ‪#‎SomayaSahipCikiyoruz”
Bugün ayrıca 19’dan sonra Kadıköy’deki forumlar, bulundukları mahallelerden çıkarak 21.00’de Kadıköy İskelesi’de buluşacaklar ve orada da Soma’dan gelenler bilgi aktarımında bulunacak.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Kaynağından Bilgiler

Soma’da gerçek durum nedir? Kaç kişi öldü, kaç kayıp var? Ölenler hangi köyler ve kasabalardandı. Her biri kaç kişiye bakıyordu. Yaşları neydi? Toplumsal konumları nelerdi? Gibi daha yüzlerce soru var ve bizler bunların hiç birini bilmiyoruz?  Ne devletten, ne sermayeden böyle şeyler beklenemez. Yine de bir parça bilgi kırıntısına bağımsız örgüt veya grupların veya kişisel sorumluluk ve girişimle gelmiş olanların yazdıklarından ulaşabiliyoruz. Ebset bunlar dra bir izlenim olmanın ötesine geçmezler ama gerçek durum hakkında daha doğruya yakın bir resim sunma ihtimalleri her zaman daha fazladır. Çünkü genellikle iktidanr ve parayla ilişki dışından bilgilerdir. Bu gibi bilgileri paylaşmak gerekiyor.
Böylece alternatif bir haberleşmenin tohumları atılabilir belki.
Aşağıda Kıvılcımlı sempozyumu Grubuna bir üye tarafından yollanmış izlenimleri aktarıyorum. Okunuşu kolaylaştırmak için, maillerde en altta ve en eski olan burada en üste alındı. Herkesin böyle bilgiler göndermesi; özellikle madende çalışanlardan ve uzman mühendis ve personelden kaynak bilgiler alınması dileğiyle.
Gerçek devrimcidir, Gerçek bizi rahatsız ediyorsa sorun bizdedir.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma, “İş Kazaları”, Mutlak Devlet ve Kapitalizm

Soma çocukluğumun geçtiği, kişiliğimin şekillendiği yerdir. Çocukluğum bu madenci kasabasında, maden işçileri arasında geçmişti. Biz işçi çocukları, kömür kamyonlarının seslerinden hangi marka olduğunu bilme ve kimin olduğunu çıkarma oyunları oynardık. Yıllar sonra Emil Zola’nın Germinal romanını okuduğumda çocukluğumun dünyasına geri dönmüş gibi olmuştum.
Maden İşçileri ocakta kafalarındaki kasklarının önüne bir lamba takarlar. O lambanın enerjisi bellerindeki aküden gelir. İşçi ocağa girmeden önce, kendi markasını verip bir lamba alır. İşten çıktığında da teslim eder markasını alır. Bu akülerin her gün bakımı ve yeniden şarj edilmesi gerekir. Babam bu işin yapıldığı lambahanede ustabaşıydı.
Önceleri maden ocaklarında (benim çocukluğumda özel ocaklarda da) karpit lambası kullanılırdı. Bir devlet işletmesi olan o zamanın Garp Linyitleri İşletmesi’nde ise elektrikle çalışan modern lambalar.
Lambalarda yansıyan fark aslında iş koşullarının tümünde görülebilirdi.

11 Mayıs 2014 Pazar

Forumlar Buluşmalarının Gündemlerinin Belirlenişlerinin Yanlışları

Bugünlerde İstanbul’daki forumların ortaklaşa toplantılar yapması yönünde bazı girişimler oluyor.
Bunların birisi, 18 Mayıs Pazar günü, 10.30 – 22.30 arasında Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda ilk buluşmasını yapacak olan “İstanbul Forumlar Buluşması
Bu toplantının “gündemi” şöyle belirlenmiş:
Gündemler 
1.Tarih: Aynı tarihte farklı etkinlikler olabileceğine karşın yeniden erteleme yapılmayarak 
18 Mayıs 2014 Pazar günü buluşma yapılacak.
2.Yer Kadıköy Yoğurtçu Parkı
3.Program 
Bu program daha önceki toplantılarda konuşulmuş ve tartışılmış kaygılara sadık kalınarak oluşturuldu
10.15 ….
Hoş geldiniz Konuşması
Günlük Programın aktarılması
10.30_11.30 Atölyelerin Sunumu
11.30_12.30  Kahvaltı+ Çay Arası
12.30_13.00 Açılış Konuşması

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Demokrasi ve İslam ("Demokratik İslam Konferansı" vesilesiyle)

Bu hafta sonu Diyarbakır’da “Demokratik İslam Konferansı” toplanıyor. Bu vesileyle Demokrasi ve İslam ilişkisini sosyolojik, yani Marksist kavramlara ele alıp incelemeye ve Konferansın somut anlamını kavramaya çalışalım.
Allah’ı fizik veya metafizik bir olgu olarak (Allah var mıdır? Varlığı kanıtlanabilir mi? İnsan yaratılmış mıdır yoksa maymundan mı gelmiştir?) veya epistemolojik bir sorun (Allah’ın varlığı kanıtlanabilir mi? Akıl mı inanç mı?) olarak veya hukuki bir sorun (yani bir inanç ve vicdan hürriyeti sorunu) olarak ele almak, kavramsallaştırmak tam da Aydınlanma’nın Din ve Allah kavramlarıyla düşünmenin tam kendisidir.
Diğer bir ifadeyle sosyolojik (toplumsal) bir olguyu, fizik, epistemolojik veya hukuki kavramlarla ele alıp tanımlama girişimi olmaktan öteye gitmezler. Ama bu girişimin kendisi sosyolojik olarak bir dinin, yani modern toplumun dininin, yani Aydınlanma ve onun karşı devrimci biçimi olan ulusçuluğun din kavrayışı ve tanımlamasından başka bir şey değildir.

9 Mayıs 2014 Cuma

Dünya Seyahatine Küçük Bir Adımla Başlanır (İlk Toplantıdan İzlenimler)

Resim: Zeycan Alkış

İlk Toplantının Zaman ve Yeri

6 Mayıs’ta, “Radikal Demokratik Bir Hareketi Yaratabilmenin Yol ve Yordamlarını Tartışabilmeyi Örgütlemek İçin Bir Çağrı” başlıklı yazıyı yayınlamış ve bir gün sonrası, yani 7 Mayıs Çarşamba için, ilk toplantının yapılacağını duyurmuştuk.
Çağrı ve toplantı arasında böyle sıkışık ve kısa bir zaman olmasının nedeni, bazı katılımcıların katılabilecekleri zamanı çakıştırabilmekti.
Zaman kıtlığı modern toplumun bir sorunudur. Hayat dakikleştikçe zaman kıtlaşır. Günümüzde ne yapacağımızı bizim belirleyeceğimiz “boş zaman” en değerli, en lüks metadır.
Zaman çok kısa olmasına rağmen, birçok okuyucu ilgisini ve katılma dileğini ama gerek zaman, gerek coğrafi uzaklık nedeniyle katılamayacağını, ancak gelişmelerden haberdar olmak istediğini ve bir şekilde tartışma ve fikir alışverişlerine katılmak istediğini bildirdi.
Böylesine acele ve sınırlı bir duyuruyla yapılmış bir toplantıya pek fazla katılım olmayacağı düşünülerek, Kadıköy’de bir Kafe toplantı yeri olarak belirlenmişti.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Forumlar - Parklar - Dayanışmalar Listesi – 07 Mayıs 2014 Tarihli 4. Versiyon

Forumlar - Parklar - Dayanışmalar Listesi – 07 Mayıs 2014 Tarihli 4. Versiyon İçin Açıklamalar:

07 Mayıs’a kadar gelen bilgilerle düzeltilmiş 4. versiyon aşağıdadır. Ayrıca gelen ve düzeltme bilgilerini içeren mailler de kontrol edilebilmesi için listenin altına eklenmiştir.
Bu listede düzeltilecek, eklenek veya çıkarılacak olanları (Münkünse toplantı günleri ve saatleri, toplantı yeri, katılımcı sayıları, mail ve mail grubu adresleri vs. hakkındaki bilgileri)  lütfen demiraltona@gmail.com  adresine bildiriniz.
Bu listeyi düzenli olarak, mümkünse her hafta aktüalize edip yeni bilgilerle zenginleştirmeye ve genişletmeye çalışacağız
Eğer bir düzeltme öneriyorsanız. İşi biraz olsun hafifletmek için aşağıdaki tablodaki boş satırı, bir şablon ya da formular gibi kullanıp, içini doldurup yollayınız.

6 Mayıs 2014 Salı

Radikal Demokratik Bir Hareketi Yaratabilmenin Yol ve Yordamlarını Tartışabilmeyi Örgütlemek İçin Bir Çağrı

Bundan bir ay kadar önce (9 Nisan 2014) “Radikal Demokratik Bir Hareketin Oluşabilmesinin Sorunları ve Bir Öneri” başlıklı bir yazı yazmış ve yazının sonunda “bugün Radikal Demokratik bir hareket veya partinin oluşumu için ne yapmak gerekir, hangi ana halkayı yakalamak gerekir, nasıl bir strateji izlemek gerekir?konusunu en azından tartışmaya hazır olanların parmak kaldırması gerekiyor.” diye yazarak bir çağrı yapmıştık.
Çok değil ama küçük de olsa bir başlangıç yapabilecek kadar parmak kalktı. Bir ay da sanırız yeterli bir süredir.
Çarşamba günü ilk toplantıyı yaparak bir ilk adımı atmayı deneyeceğiz.
Ortadoğu ve Türkiye’de Radikal Demokratik hedefleri savunacak bir parti veya bir hareket olmadan; geniş ezilen kitleler bu hedefler için birleşmeden hiçbir şey olmaz diye düşünüyorsanız aşağıda tekrar ifade edilecek Radikal Demokrat hedeflerle anlaşıyorsanız bu çağrıya ilgisiz kalmayınız.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

1 Mayıs ve 6 Mayıs Vesilesiyle Ritüeller ve Devrimcilik Üzerine

Bir hareket ritüellerle yaşamaya ve bunlara çok önem vermeye başlamışsa, devrimciliğini ve yaratıcılığını yitirmiş demektir.
Bu aylar, Türkiye’deki devrimcilerin ve sosyalistlerin “üç aylar”ı. Ritüel ayları. 8 Mart Kadınlar Günü, 16 Mart Katliamının Yıldönümü, 21 Mart Newroz, 24 Nisan Ermeni Katliamı, 1 Mayıs, 15-16 Haziran’ın Yıldönümü. “Kış uykusu”ndan uyanma yaları. Bunalara artık Gezi’nin başlangıcı 31 Mayıs ve sonu 17 Haziran’da eklenecek gibi görünüyor.
Bu ritüeller içinde politik anlamı olanlar, Türkiye’deki demokrasi mücadelesi bakımından somut bir mücadelenin konusu olanlar sadece Newroz (ki o da son yıllarda bir ritküele dönüşme özelliği gösteriyor) ve 24 Nisan’dır. En önemli, aktüel ve acil olanı, henüz bir ritüele dönüşmemiş olanı 24 Nisan’dır ama en cılız anılanı da odur. Demokratik hareketin durumunu en iyi 24 Nisan anmaları gösterir. Onun dışındakiler, 1 Mayıs da dahil, kelimenin tam anlamıyla ritüeldirler.