10 Şubat 2018 Cumartesi

HDP 3. Kongre Delegelerine Açık Mektup

Değeli HDP Üçüncü Olağan Kongre Delegeleri,
Bir örgütteki organların yetkileri ve temsil yetenekleri arasında her zaman bir doğrudan ilişki vardır ve olmalıdır.
Kongreler bir örgütün en yüksek organlarıdırlar. Onların üzerinde hiçbir organ yoktur.
Komisyonların kararları vs. sadece bir öneri olmaktan öze bir anlam taşımazlar.
Kongre delegeleri eşit ve bağımsız bireyler olarak Kongreyi oluştururlar. Onların önceki bağları da Kongre salonunda hukuken bitmiş olur.
Bu nedenle, sizler şu veya bu örgütün kontenjanından delege seçilmiş olabilirsiniz, ancak Kongre başladığı andan itibaren, bu kimlikleriniz hiçbir anlam taşımaz ve taşımamalıdır.
Sizler orada tamamen özgür bireyler olarak, düşüncelerinize, inançlarınıza, savunulan fikirlere, argümanlara bakarak karar verme hak ve göreviyle karşı karşıyasınız.
Bu nedenle bu mektup sizlere yöneliktir.

*
Kongre çok kritik bir dönemde yapılıyor ve karşısında son derece hayati önemde sorunlar bulunmaktadır.
Şu bilinçle hareket etmek gerekiyor.
Bu Kongre’de alınacak kararlar sadece HDP’nin değil, aynı zamanda İslamcı-Türkçü Erdoğan-Ergenekon faşist diktatörlüğüne karşı mücadelenin, dolyısıyla da demokrasi mücadelesinin kaderini belirleyici olacaktır.
Ama sadece bu kadar da değil. Bu diktatörlük tarafından kuşatılmış, canları ve malları saldırı altında bulunan Afrin’in kaderi de burada alınacak kararlara bağlı olacaktır.
Sadece bu kadar da değil, buna bağlı olarak yeni yeni filizlenmeye başlayan ve daha doğanken boğulmak ve öldürülmek istenen Rojava’daki demokrasi ve özyönetim deneylerinin kaderini de bu Kongrede alınacak kararlar belirleyecektir.
Sadece bu kadar da değil, bunlara bağlı olarak tüm Orta Doğu’nun, hatta Balkanlar ve Kafkasların kaderini de bu kongrede ne karar alınacağı belirleyecektir.
Tartışmaları böyle bir perspektifle yapmak, kararları böyle bir perspektif ve sorumluluk bilinciyle almak gerekmektedir
*
Politik mücadelede, birbirine bağlı birçok sorun vardır.
Ama belirli momentlerde, bu sorunlar içinde birisi diğer tüm sorunların çözümü için başlangıç işlevi görebilecek; diğer halkaları sürükleyecek ana halkadır.
Verili durumda ana halkayı doğru tespit etmek ve o halkayı yakalamak politik mücadelede her zaman hayati önemdedir.
Politika sanatı aslında ana halkayı doğru tanımlama, kavrama ve asılma sanatı olarak da tanımlanabilir.
Bugün tüm Ortadoğu’daki sorunların çözümü gelmiş Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin kaderine; Türkiye’deki demokrasi mücadelesi, gelmiş HDP’nin doğru bir politik mücadele vermesine, yani HDP’nin izleyeceği, stratejiye, taktiklere, mücadele ve örgüt biçimlerine dayanmış bulunuyor.
HDP’nin hangi politikayı izleyeceği de kimin eş başkan seçileceği sorusunun cevabına dayanmış bulunuyor.
Bu nedenle, Ortadoğu ve Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin başarısı için, HDP’nin ey başkanının kim olacağı sorunu bugün Orta Doğu ve Türkiye’deki sorunların çözülmesi için yakalanacak ana halka durumundadır.
Bu konuda alınacak yanlış bir karar bütün bu bölge çapındaki mücadeleyi yıllarca geriletecek, yenilgilere yol açacak, müthiş bir zaman, güç ve nice insanların kaybına yol açacaktır.
Bu ağır sorumluluğu sırtlamanın bilincinde olarak bu ana halkayı yakalamak ve asılmak gerekmektedir.
Bu bilinçle tartışmanız ve karar vermeniz gerekmektedir.
Bu sorunu ikinci plana iten her girişim, düşünce ve davranış; can alıcı, yakalanacak ana halkadan bizleri uzaklaştırma girişimi olacaktır.
*
Demirtaş’ın eş başkan seçilip seçilmeyeceği bir nöbet değişimi, ya da personel değişimi sorunu değildir.
Sorunu böyle nöbet veya personel değişimi olarak koymanın kendisi esas sorundur.
Maalesef HDP’nin bütün yönetim organları, “bileşen”lerden oluşan komisyonları tam da sorunu böyle bir “nöbet değişmi”, kardo değişmi” gibi koymakta ve sorunun can alıcı mahiyetini “kolektif önderlik” gibi yuvarlak laflarla önemsiz göstermeye çalışmaktadır. Bu bürokratik vurdumduymazlık ve yönlendiricilik karyısında uyanık olmak ve onan teslim olmamak gerekmektedir.
Şu kongre hazırlık safhasında HDP’nin yöneticilerinin ve “komisyon” denen, aslında Kongre ve konferansların yetkilerini gasp eden bürokratik organların yaptıklarının ne anlama geldiğinin açıkça görülmesi bu konuda sağlıklı bir karar verilmesinin olmazsa olmaz koşuludur.
*
Bilindiği gibi konu Demirtaş’ın Kongre’de eş başkanlığa aday olmayacağını söylediği şeklindeki haberlerin gazetelerde çıkmasıyla gündeme geldi ve tartışılmaya başlandı.
Ancak özellikle HDP’ye yakın gazetelerde ve onlardan haberi aktaran diğer basıda konunun Demirtaş’ın artık eş başkan olmak istemediği şeklinde sunulması bile aslında başlı başına bir manipülasyondu.
Manipülasyondu, yani yönlendirmeydi, algı yaratma operasyonuydu çünkü, Demirtaş’ın eş başkanlığa aday olmayacağını bildirmesinin gerekçelerini göz ardı ediyordu.
Çünkü Demirtaş eş başkanlığa aday olmayacağını söylüyor ama bunun gerekçesi olarak kendisinin ve izlenen politikaların kongre ve konferanslarda partide ve kamuoyunda özgürce tartışılmasının ve başka adayların da gösterilmesinin yolunu açmak istediğini belirtiyordu.
Bu gerekçeler arasında yeniden aday olmasına, ne hukuken bir engel bulunduğu, ne tüzük olarak bir engel olduğu, ne kendisini başkalarının aday göstermesi ve seçilmesi durumunda görevi kabul etmeyeceği gibi bir gerekçe bulunmuyordu.
Aksine görev verildiği takdirde her türlü görevi yapmaya da hazır olduğunu belirtiyordu.
Yani Demirtaş aslında her uygar insanın yapması gereken bir davranışı yapıyor ve örgütün elini serbest bırakıyor ve bir tür “güven oyu” istiyordu.
*
Ancak HDP yöneticileri ve HDP’ye yakın yayın organları, sanki bu gerekçeler yokmuş, sanki ortadaki bir güvenoyu isteme değilmiş, sanki Demirtaş tekrar eş başkanlığa aday gösterilemezmiş, sanki tüzüksel olarak Demirtaş’ın tekrar seçilesine engel varmış, sanki hukuken içerde olduğundan başkanlık yapamazmış gibi, bütün olanak ve olasılıkları yok sayarak Demirtaş’ın yaptığının gerçek anlamını gizleyip çarpıtarak yeni başkan arayışlarına girdi.
Ama sadece bu kadar da değil. Demirtaş kongre ve konferanslarda konunun tartışılmasını önerdiği halde, kongre ve konferanslarda konular tartışılmadı ve tartışma çabaları yine bu “Demirtaş istemiyor bize yapacak bir şey düşmez”, “bu ir nöbet değişimidir önemli olan kolektif liderliktir” şeklindeki manipülasyon ve algı operasyonlarıyla daha doğmadan bastırıldı.
Ama sadece bu kadar da değil. HDP’ye oy ve gönül verenlerin başlattıkları Demirtaş’ı yeniden aday göstermeye yönelik imza kampanyaları sanki yokmuş gibi bürokratik bir vurduk duymazlıkla görmezden gelindi ve hiçbir şekilde ciddiye bile alınmadı.
Yani ortada aslında Demirtaş’ın uygar davranışını ona karşı bir silaha dönüştüren bir bürokratik şark kurnazlığı ile Demirtaş fiilen gündemden düşürüldü.
Ayrıca Demirtaş’ın yeniden eş başkan olarak seçilmesinin aslında bir örgütsel sorun veya kadro sorunu olmadığı, bir politika ve strateji sorunu olduğu göz ardı edildi ve Demirtaş sorunu bş başkanları belirleme komisyonlarına havale edildi.
Sadece bu kadar da değil. Konuyu siyasi olarak tartışmayan denge hesaplarına dayanan bu komisyonların kararları, sanki kesin kararlar imiş gibi, Kongre sanki göstermelik ve yetkisizmiş gibi piyasaya servis edildi.
Bunun bir öneri olabileceğine, başka adaylar da önerilebileceğine, kararı kongrenin vereceğine dair bir tek sözcük bile görülmedi ve duyulmadı.
Bütün bu bürokratik yönlendirme ve algı yaratma çabalarına paralel olarak sonunda, politik olarak hiçbir stratejik, taktik, örgütsel veya mücadele biçimine ilişkin bir profili temsil etmeyen iki kişi eş bakanlar olarak belirlendi.
*
Bütün bu yönlendirme ve manipülasyonları Kongre delegeleri görmezden gelmemelidirler.
Bunlara karşı Kongre’de direnmeli ve hatta isyan etmelidirler.
Ve bu kongrede Demirtaş’ı eş başkanlığa aday göstermelidirler.
Aday göstermek herkesin hakkıdır.
Kongrenin girişine Demirtaş’ı tekrar aday gösterecek delegelerin imzalarını atabileceği bir stant açıp, Kongre başkanlık divanına yönelik olarak imza toplanabilir.
Ayrıca bu imzalara, İnternette açılan imza kampanyalarındaki imzalar da indirilip eklenebilir. Çünkü bu imzalar ıslak imza ile eşdeğerdir.
Bu imza kampanyalarında son durum şuydu.
HDP kongresine yönelik olan, “Selahattin Demirtaş da aday gösterilmeli ve tekrar başkan seçilmelidir. Karar gizli oy açık sayımla alınmalıdır.” başlıklı kampanyayı 4654 kişi imzaladı
HDP Genel merkezine yönelik olarak açılmış olan “Selahattin Demirtaş Eş başkanlıktan çekilmemeli” başlıklı kampanyaya 1680 kişi imzaladı.
HDP kongresine yönelik Demirtaş eş başkanımızdır başlıklı kampanyaya 159 kişi imzaladı.
Ve nihayet bir gün önce komisyon tarafından eş başkan olarak gösterilen Sezai Temelli’ye yönelik eş başkan adaylığından çekilmesini ve kendisi yerine Demirtaş’ı eş başkan adayı göstermesini öneren kampanyaya 181 kişi imza vermiş bulunuyor.
Yani yuvarlak hesap en az (5000) beş bin kişi Demirtaş’ı aday göstermekte ve yeniden eş başkan seçilmesini önermektedir.
Bu insanların içinde HDP üyeleri, delegeleri, sempatizanları ve oy verenler bulunmaktadır.
Bir parça demokrasiden nasibini almış her kongre böyle bir dilekçeyi kabul etmek ve oylamaya sunmak görevinden kaçamaz.
Özetle, yapılmış kampanyaların belgelerini de indirerek ve kongrede açacağınız imza dilekçenize ekleyerek kongre divanına Demirtaş’ın eş başkan olarak adaylığını önermeniz gerekir.
*
Ancak herkesin bildiği bir başka gerçek daha vardır.
Demirtaş’ın sözlerini çarpıtıp, gerekçelerini görmezden gelip herkesi bir emrivaki karşısında bırakıp yönlendirmeyle Demirtaş’ın yerine başkasını aday gösterenlerin Kongre’de benzerlerini yapmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
Bu nedenle daha Kongre’nin açılışında HDP Genel Merkezi’nin veya komisyonların kongre divanı önerilerin kabul edilmemelidir. Çünkü onlar “aman kongre divanıyla zaman kaybetmeyelim falan diyerek her zaman manipülasyonlar yaparlar ve ipleri ellerinde bulundururlar.
Bunun yerine gerçekten Kongreyi hukuka uygun bir biçimde tarafsızlıkla ve usulüyle yönetecek bir kongre divanı seçilmesi hayati önemdedir.
Bu nedenle Konre’den önce yine en azından asgari sayıda delegenin bir alternatif kongre divanı adayları hazırlaması gerekir. Bunlar için hazırlık yapılması ve tarafsız isimler bulunması da gerekir.
Bunlar yapıldığı takdirde, kongrede Demitaş’ın aday gösterilmesi, gizli oy ve açık sayımla eş başkanlık seçimi yapılması sağlanabilir.
Ve ancak böyle Demirtaş tekrar eş başkan olarak seçilebilir.
Böylece Erdoğan-Ergenekon diktatörlüğüne kesin uzlaşmasız kararlı bir savaş mesajı ve Türkiye’nin batısındaki insanlara, onlarla ittifak kurma amacının terk edilmediği, tutarlı bir demokrasi programının izleneceği mesajı verilebilir.
Bu kongre şimdilik sadece bunları yapsa bile büyük bir zafer olur.
İlk kez HDP’de üyeler ve delegeler kendi özgür iradeleriyle, yönlendirme ve pazarlıkların dışına çıkarak bir karar vermiş olurlar.
Bu modern bir örgüt yapısının oluşturulabilmesi için çok iyi bir başlangıç olacaktır.
Bunu yaparsak, gerileme dönemi biter yeni bir yükseliş dönemi başlayabilir.
*
Son olarak şunu belirtmek gerekiyor.
Bu gibi kritik durumlarda ve Kongrelerde, kimileri sözüm ona usta taktikçiler, arabulucular vs. gibi sıfatlarla, ortalıkta dolaşarak birtakım dengelere göre uzlaşmalar aramaya çalışırlar.
Bu gibilere hiçbir zaman itibar edilmemelidir.
Gerçek demokratik örgütler açık fikir mücadelesi hayati önemdedir.
Fikrini fısıltılarla, temaslarda değil açık mücadelelerle, herkesin karşısında üstün getirmeye ve insanları kazanmaya yönelik olarak bir şeyler yapanları dikkate almak gerekir. Taşra politikacılarının bu yöntemlerine zerrece itibar edilmezse başarı gelecektir.
*
Change org’takı 5000’e yakın, mail adresleri ve gerçek kimliklerle imzalanmış Demirtaş’ı eş başkanlığa adaylığa aday gösteren ve oylamanın gizli oy açık sayımla yapılmasını öneren karar tasarısı şu adresten indirilebilir.
Kongre sabahı bu imza listesinin basılmış nüshaları delegelere dağıtılabilir veya belli yerlere asılarak bilgilenmeleri ve kontrol etmeleri sağlanabilir.
10 Şubat 2018 Cumartesi
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:

Hiç yorum yok: